NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
ابْنُ
السَّرْحِ
حَدَّثَنَا ابْنُ
وَهْبٍ عَنْ
يَحْيَى بْنِ
عَبْدِ اللَّهِ
بْنِ سَالِمٍ
عَنْ عَبْدِ
الرَّحْمَنِ بْنِ
الْحَارِثِ
الْمَخْزُومِيِّ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ
شُعَيْبٍ عَنْ
أَبِيهِ عَنْ
جَدِّهِ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ فِي
هَذَا الْخَبَرِ
زَادَ وَلَا
نَذْرَ
إِلَّا
فِيمَا ابْتُغِيَ
بِهِ وَجْهُ
اللَّهِ
تَعَالَى ذِكْرُهُ
(Bir önceki 2191.
hadisi) bize (İbnu's-Serh) de rivayet etti (Ancak İbnu's-Serh) bu rivâyet(in)e
(şu cümleyi de) ilâve etti:
"Kendisiyle şanı
yüce olan Allah'ın nzası gözetilen (nezr)in dışında (ifası) gereken bir nezir
yoktur."
İzah:
Tirmizî, talak; îbn
Mâce, talak; Ahmed b. Hanbel, II, 190.
Allah'a ve Rasûlüne
itaat Allah ve Rasûlünün hayat verici emirlerine sarılmak gibi başlı başına bir
ibâdet ve yakınlık mânâsı taşıyan adakların dışında yapılan adakları yerine
getirmek icabetmez. Binaenaleyh şarap içmek, adam öldürmek, namaz kılmamak,
oruç tutmamak üzere yapılan adaklar, Allah'a isyan mânâsı taşıdıkları, rızasını
değil, gazabını ve azabını mûcib davranışlar olmaları itibariyle bu gibi
adakların ifası gerekmez. Nitekim Nebi (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde de,
"Kim Allah'a itaat etmeyi adarsa o itaati işlesin, kim de Allah'a isyan
etmeyi nezre d erse, o isyanı işlemesin"[bk. 3289 no'lu hadis.]
buyurmuştur. Çünkü nezrin sahih olması için onun farz veya vâcib cinsinden bir
ibâdet olması şarttır. Allah Teâlanın kendisine isyan edilmesini farz veya
vacib kılması ise, mümkün değildir. Bu hüküm fıkıh kitaplarında şöyle ifâde
edilmektedir:
“Adağın şartlarından
birincisi: Adanan şeyin cinsinden bir farz bulunmasıdır. Namaz, oruç, sadaka
gibi;
İkincisi: Adanan şeyin
lizâtihi maksûd ibâdet olmasıdır. Abdest gibi başka şey için maksu tolanlar
adanmakla vâcib olmaz.
Üçüncüsü: Adanılan
şeyin zatı itibariyle vâcib olmasıdır."[M. Zihnî, Nimeti İslam 553.]